BİRLİKTE HAREKET ETTİKTEN SONRA ÇÖZÜLEMEYECEK SORUN YOKTUR
İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Atayık, sektörün diğer temsil kurumlarıyla birlikte sorunları çözmek için yoğun bir çalışma yürüttüklerini belirterek, “Birlik içinde hareket ettikten sonra çözemeyeceğimiz hiçbir sorun olmayacaktır.” dedi.
Geçtiğimiz Mart fuarı öncesinde 19 Mart’ta seçildiniz. Şimdi yine Ekim Fuarı arifesindeyiz. Yaklaşık 8 aylık bir dönem geride kaldı. Bu süre içerisinde yönetim olarak neler yaptınız?
19 Mart’ta Yönetim olarak üyelerimizin takdiriyle seçildik. İlk toplantımızda çalışma komisyonlarını seçerek vakit kaybetmeden hizmet için yola çıktık. Öncelikle İKO’nun geçmişten kalan borçlarıyla ilgili planlama yaptık. En önemli konulardan biri çalışanlarımızın maaşları ve tazminatlarıydı. Hepsi halledildi. Bugün itibariyle Oda’mızın hiçbir çalışanımıza ve piyasaya borcu kalmamıştır. Gold News Sektör Buluşması Gecesi düzenledik. Bu etkinlikte kıymetli meslektaşlarımız, hem Oda’ya bağış yaptılar, hem de Gold News dergisine reklam desteği verdiler. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Yaptığımız girişimlerle GLT Laboratuvarı’nın TÜRKAK’tan uluslar arası akreditasyon sürecini hızla tamamlandı. Sektörümüzün biriken sorunlarının çözümü için İhracatçılar Birliği, İTO ve İSO Kuyumculuk Komitesi’yle birlikte Ankara’ya giderek görüşmeler yaptık. Ekonomi Bakan Yardımcısı Sayın Fatih Metin’i Oda’mızda ağırlayarak tüm sektör paydaşlarımızla birlikte 5,5 saatlik tarihi bir toplantı yapılmasına ön ayak olduk. Tüm sektör kurum başkanları ve yöneticileri, birlikte sorunları aktarınca meslektaşlarımız için yapacağımız çalışmalara hükümet ve bakanlık yetkilileri, çok olumlu yaklaştılar. Bu toplantılarda Türk kuyumculuğunu da anlatma fırsatı bulduk. Kuyumculuğun kamuoyundaki yanlış algının aksine israf, lüks ve cari açık sektörü olmadığını, 400 bin çalışanı 40 bine yakın esnafıyla önemli bir potansiyele sahip olduğunu aktardık. Sektör olarak tek yumruk olmamız ve birlik- beraberlik içinde hareket etmemiz Ankara’daki yetkililerin de dikkatini çekti. 24 Haziran’dan sonra ülkemiz Cumhurbaşkanlığı Yönetimi sistemine geçti. Eskiden muhatap olduğumuz kişilerin neredeyse hepsi değişti. Yeni gelenlerin adapte olması zaman alıyor. Tüm bunlara 10 Ağustos’ta dış güçlerce tetiklenen döviz krizi de eklenince sektörümüzün sorunlarını anlatmakta muhatap bulamamaya başladık. Fakat, taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. Önümüzdeki haftalarda sıkıntıların çözümü için Ankara’yla temaslarımız yeniden başlayacak.
Perakendeci esnafının birçok sorunu var. Onlar için neler yaptınız?
Yönetim Kurulu’nda perakendeciden toptancıya atölyeciden ihracatçıya tüm sektör yelpazesini temsil eden arkadaşlarımız var. Biz, perakende sektöründe sorunların yerinde çözümünden yanayız. Bu nedenle, her ilçe ve semtte İKO temsilcilerinin seçilmesini istiyoruz. Bu temsilciler, şayet sorunu çözemezse konuyu Yönetim Kurulu toplantısında gündeme alacağız. Bugün, birçok ilçede temsilciler seçildi ve görevlerini yapmaya başladı. Öte yandan, meslektaşlarımızdan gelen yoğun şikayetler üzerine kuyumcu mağazalarının açma –kapama saatlerine riayet edilmesiyle ilgili İstanbul Valisi, Emniyet Müdürü, Asayiş Müdürü ve İBB Zabıta Daire Başkanı ve belediye yetkilileriyle görüştük. Semtlerde karakollarımız ve polislerimiz vasıtasıyla açma-kapama saatleri belirli bir düzene sokuluyor.
İKO Vizyon’da açıklanan borç listesine, eski yönetim tepki gösterdi. Bu listeyi Yönetim olarak neden yayınlama ihtiyacı duydunuz?
Biliyorsunuz Genel Kurul’da eski yönetim ibra olmadı. Bizim eski yönetimle ilgili hiçbir zaman birbirimizin arkasından kötüleyecek ve herhangi bir ithamda bulunacak bir demecimiz olmadı. Fakat göreve geldiğimizde sadece nasıl bir yönetim devraldığımızı açıklamak istedik. Yoksa amacımız, asla eski yönetimi eleştirmek veya kötülemek değildi. Üyelerimize gelir-gider tablosuyla ilgili hesap vermek zorundaydık. İKO Vizyon’da yer alan yazıda hiçbir arkadaşımızı itham edecek hiçbir kelime ve cümlemiz yoktur. Ve olamaz da… Fakat arkadaşlarımız, daha farklı düşünerek bizi eleştirdiler. Demeçler verdiler, sosyal medyada yayınladılar. Dergilere gönderdiler. Biz, yasal haklarımızı saklı tutuyoruz; ancak eski yönetimin eleştirilerine cevap vermeyi de uygun bulmuyoruz. Çünkü, karşılıklı polemiklerle hiçbir yere varılamayacağına inanıyoruz. Eleştirilerinde haklılık payı varsa ispatlamaları gerekiyor. Kaldı ki Sayın Norayr İşler ve Yönetim Kurulu’ndaki meslektaşlarımızın geçmişte yaptıkları iyi şeyleri de her zaman takdirle belirtiyoruz.
En önemli vaatlerinizden biri olan kredi kartına taksit miktarının artırılması konusunda BDDK’tan sektöre bomba gibi düşen bir karar geldi. Şimdi, ne yapacaksınız?
Genel Kuruldan önce kredi kartı taksit miktarının 9 veya 12’ye çıkarılması konusunda ilgili devlet kurumları, BDDK ve banka yetkilileriyle çeşitli görüşmelerimiz olmuştu. Söz konusu görüşmelerde olumlu yaklaşacaklarını sözlü olarak bize ilettiler. Fakat, Türkiye’yi öyle bir ekonomik krizin içine soktular ki Hazine ve Maliye Bakanlığı da kredi kartında sektörümüzü de içine alan birçok meslek için düzenlemeye gitti. Hükümet, cari açığı kapatmak ve tasarruf yapılmasını gündemine aldı. Bugün, geçmiş uygulamalardan çok farklı bir manzarayla karşı karşıyayız. Öncelikle ve hayati sorun; TL’nin döviz karşısındaki erimesi durdurmaktır. Hiç kimse doların 3,80 TL’den 7 TL’ye geleceğini öngöremedi. Yine de Oda olarak gayretlerimizi sürdürüyoruz. BDDK yetkilileri, Hazine Bakanlığı’nın talimatı üzerine böyle bir karar aldıklarını bize ilettiler. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak’tan randevu talep ettik. Bakanın Özel Kalemi, beni aradı. Bakan Albayrak’ın çok yoğun olduğunu; ancak en kısa zamanda randevu vereceklerini söyledi. Söz verdiğimiz gibi kredi kartına taksit olayında çok yoğun bir çalışma içerisindeyiz.
Kredi kartındaki taksit yasağı geçici mi?
Öncelikle ekonomik sıkıntının geçmesini bekliyoruz, temenni ediyoruz. Dövizin ve dolayısıyla altın fiyatlarının stabil bir noktayı çekilmesini bekliyoruz. Sonuçta kredi kartı önemli bir ihtiyaç. Diğer yandan kredi kartı sorununu bankalar düzeyinde tüketicilere bireysel kredi verilmesi yöntemiyle çözmeye çalışıyoruz. Burada da son aşamaya geldik. Çünkü, biz bunu daha önce de bitirebilirdik; ancak yeni yönetim sistemi ve dış kaynaklı kriz nedeniyle hep ertelemek zorunda kaldık.
Sektöre özel kuyumcu poliçesi düzenlenmesi ve kuyumcuların bu konudaki mağduriyetlerinin giderilmesi konusundaki çalışmalar, hangi aşamada?
Son aşamaya geldik. Fuardan sonra meslektaşlarımıza sunmuş olacağız. Emtialarımız çok değerlendi. Gasp, soygun, hırsızlık gibi suistimallere açık bir ortam var. Bir sigorta firmasıyla kuyumcuların tüm risklerini kapsayan kuyumcu paket poliçesini hazırladık. Poliçede esnafın aldığı güvenlik önlemine göre özel fiyat öngörülüyor. Maliyeti de çok düşük bir poliçe olacak. Biz, bu sigorta projesini sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için düşünüyoruz. Konuyla ilgili tüm oda ve derneklerle istişare halindeyiz. Çok kısa zamanda hayata geçireceğiz.
Kuyumcu güvenliği konusundaki projeniz hayata geçti mi?
Soygun, gasp ve hırsızlık gibi durumlarda kuyumcuların mağduriyetlerinin asgariye indirilmesi için yeni bir süreci başlatmak istiyoruz. Bir güvenlik firmasıyla yaptığımız görüşmelerde, panik butonu ve alarm ikaz modülünün komşu iş yerlerinde de kurulması, kamera kayıt cihazının da kuyumcu mağazasının yanı sıra farklı merkezlerde de tutulması projesi üzerinde çalışıyoruz. Bu projenin detaylarını yakın bir zamanda sektöre açıklayacağız.
Siz, bütün demeçlerinizde ve konuşmalarınızda kurumlar arası birlik ve beraberlikten söz ediyorsunuz. Birliktelik adına neler yapıldı ve kazanımları neler oldu?
Yönetim olarak çıkış sloganımız; Sektörde Birlik’ti. Mesleğimiz, bugüne kadar bu dağınıklıktan çok zarar gördü. Bir kurum Ankara’ya, arkasından başka bir sektör kuruluşu gidiyordu. Muhatabımız olan devlet kurumu, siz başka, diğer kurum başka şeyler söylüyor. Biz, birlikteliği sağladık. Diğer sektör kurumlarıyla çok iyi bir uyumumuz var. Whatsapp grubu kurduk, hangi kurum sektörle ilgili ne yapıyorsa hepimizin bilgisi var. İKO’da bir araya geldik ve sorunlarımızı bir rapor haline getirdik. Kurumlar arası birliktelikle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. Birlik içinde hareket ettikten sonra da çözemeyeceğimiz hiçbir sorun olmayacak.
Sizin döneminizde GLT, TÜRKAK’tan uluslararası geçerlilik belgesi aldı. Bu, ne anlam ifade ediyor?
GLT’nin Türk Akreditasyon Kurumu’ndan (TÜRKAK), ISO17025 teknik şartlarını karşılayarak uluslararası standartlarda hizmet ürettiği tescillenmesi, hem ülkemiz, hem de sektörümüz için son derece önemli bir kazanımdır. Laboratuvarımız, bu belgeyle dünyada aynı standartları taşıyan 4 kurumdan biri olmuştur. Bu laboratuvarlar arasında yerli ve milli olan tek laboratuvar; GLT’dir. Esnafımızın ve perakendecilerimizin pırlanta taşları ve mücevherlerini GLT’ye getirerek daha çok ilgi göstermelerini rica ediyoruz. Çünkü, GLT gibi bir kuruluş başka bir ülkede yok. İKO-GLT olarak bu başarıya ulaştığımız için çok mutlu ve gururluyuz. Bu vesileyle GLT’nin kurulmasını sağlayan önceki yönetimdeki arkadaşlara da teşekkür ediyoruz.
Geçen süre içerisinde sektörün size çözüm için en çok dile getirdiği sorun ne oldu?
Kredi kartına taksit, düşük ayarlı üretim, taklitçilik, merdiven altı üretim, kuyumcu sigortası ve altın esaslı muhasebe, meslektaşlarımızın en çok dile getirdikleri sorunlar olarak sıralayabiliriz. Bu sorunların çözümü doğal olarak zaman ve süreç istiyor. Dünden bugüne çözülemiyor. Tüm, diğer sektör kurumlarıyla birlikte belli bir takvim çerçevesinde çözmeye çalışıyoruz.
De Beers’in açıklamasından sonra sentetik pırlanta, sektörün gündem maddelerinden biri haline geldi. Sentetik pırlantayla ilgili neler söylemek istersiniz? Şüphelendikleri durumlarda esnafımız ve vatandaşlarımızın TÜRKAK’tan uluslararası geçerlilik belgesini alan İKO Laboratuvarı GLT’yi özellikle kullanmalarını istiyoruz. GLT, bu konuda da son derece gelişmiş teknik donanıma sahip. Laboratuvarımıza yeni bir cihaz alımı için çalışmalar yapıyoruz. İKO olarak sentetik pırlantaların ülkemize girişinin kesinlikle önlenmesini istiyoruz. Eğer, yeni cihazı tedarik edebilirsek mağaza mağaza perakendecileri dolaşarak mobil olarak yerinde denetleme yapmayı planlıyoruz. Sentetik pırlantanın piyasaya sokularak, gerçek pırlanta gibi satılmasından endişe ediyoruz. Çünkü, bugün dünyada sanki Türkiye sentetik pırlanta satıyor ve bu işin merkezi gibi bir imaj oluşturmaya çalışılıyor. Oda olarak gerçek taşlarla sentetik taşları birbirinden ayırt edecek bu cihazı temin ederek sektörümüzün ve mücevher severlerin hizmetine sunmak istiyoruz. Konu, Türkiye’nin imajı ve ihracat için çok önemlidir.
Geri kalan süre için hedefleriniz neler? İKO’yu nasıl bir noktaya taşımayı hedefliyorsunuz? Kuyumcuların temsilcisi kuyumcu odalarıdır. Tabii ki İTO ve İSO’daki komitelerin de çok önemli fonksiyonları vardır. Ancak, insanların ilk aklına odalar geliyor. Ne yazık ki Odamız, yıllardan beri üye kaybına uğruyor. Yasa nedeniyle kuyumcular, şirket olduklarında otomatik olarak oda üyelikleri düşüyor. İTO ve İSO’ya üye olmak zorunda kalıyorlar. Bu da bizim bünyemizi zayıflatıyor, hareket kabiliyetimizi azaltıyor. Tüm meslektaşlarımızı, şahıs şirketi kurarak İKO’ya üye olmaya davet ediyorum. Üye kaybını önlemek amacıyla Ticaret Bakanlığı yetkilileriyle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bugün, herhangi bir sorunda herkes Oda’ya başvuruyor. Çünkü, kurum olarak daha pratik ve hızlı adım atabiliyoruz. Öncelikli hedefimiz, üye sayımızı artırmaktır. Oda’mızın yıllardır bozulan mali durumunu düzeltmek de hedeflerimiz arasındadır. Sektörde birlik ve beraberliği devam ettirerek sorunlarımızı tek tek çözmek istiyoruz.