Metallerin Ötesinde Bir Yaşam Hikayesi
Tasarımcı olmak için belki de en doğru yere götürmüş hayat Işık Sedef Gürbüz’ü. Çocukluğundan beri devam eden tasarım becerilerini geliştirmek adına kariyeri için önemli adımlar atan tasarımcı, Odtü Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümünden aldığı dersleri başarı ile tamamladı. Yaşanmışlıkları ve hayalleriyle tasarımlarını birleştirdiği sırada tutkusunu profesyonel düzeye taşımaya karar verdi ve kendi markası ‘Talisman by Işık Sedef‘ i kurdu.
Mücevher İhracatçılar Birliği ve İstanbul Jewelry Show’un ortak projesi Designer Club’da yer alan tasarımcı Işık Sedef Gürbüz, bu dönem 52.si gerçekleşen fuarda koleksiyonlarını sergiledi. Tasarımları ile öne çıkan sadekarın kendisini daha yakından tanıyabilmek adına tasarım ve mücevherler üzerine söyleşi gerçekleştirdik.
Tasarımcı ve sadekar olmaya nasıl karar verdiniz?
Tasarımcı olmak benim için bir karar değil, kendiliğinden gelişen bir süreçti. Kendimi bildiğimden beri zihnimde tasarladıklarımı uygulamaya döktüm. Kurumsal iş hayatımda ustalarımdan öğrendiğim sadekarlığı, akademik mecralarda aldığım tasarım dersleri ile harmanladım. Tasarımlarım bir noktaya geldiği an kurumsal iş hayatında mutsuz olduğumu fark ettim. Tasarımlarımın önünü açmak için yaptığım işi profesyonel boyuta taşıyıp kendi markamı kurdum.
Koleksiyonlarınızın ağırlıklı kısmı metal üzerine tasarlanıyor. Mücevherlerinizi oluştururken ham maddeyi neye göre belirliyorsunuz?
Bir taşı alıp onun zaten olan formuna iki kuş, bir çiçek, bir kalp ekleyeyim demiyorum. Amacım estetikle birlikte estetiğin ötesinde bir anlama ulaşmaya çalışmak; aslında kendimi, fikrimi, derdimi, hayallerimi, bende olanı anlatmak. Tamamen şekil verebileceğim, benim için dil oluşturacak metallere ihtiyaç duyuyorum. Geleneksel işleme tekniklerini, öğrendiğim metaller ile buluşturarak istediğim iletişimi yakalıyorum. Ateş ile minik objeler üzerinde çalışmak, müthiş bir haz. Teli veya astarı (plakayı) 3 boyutlu objeye dönüştürmekten çok zevk alıyorum. Metallerin kendi tavırları, sınırları, izin verdikleri ve vermedikleri alanları var, bir iletişim halindesiniz metalle aslında. Hem onun aracılığı ile iletişim kuruyorsunuz, hem de metalin kendisi ile iletişim kuruyorsunuz çalışırken… Tabii bunları yapabilmek için önce kendinizle iletişim kurmanız gerekiyor.
Mücevherlerinizin oluşum süreci hakkında bilgi verir misiniz?
Mücevherlerin veya objelerin birer tasarım fikrinden çok, özünde birer soyut düşünce olduğunu düşünüyorum. Hayata ve olaylara bakışım, hayallerim, korkularım, kendime dair isteklerim, tasarımlarımı asıl oluşturan yapılar. Kendimi çok ağır hissettiğim bir zamanda karahindibalardan yola çıktım.
Karahindibaların tohumlarının neşe ve güven içinde kendilerini rüzgara bırakışlarına, oyuncu hallerine ve bu hafiflikle dünyanın her köşesine dağılıp çoğalmalarına, bereketi getirmelerine özendim. Evrenin her yerinden bize yaratılışın ne mucizevi bir şey olduğunu, estetiğin sadece günlük güzellik algılarımızdan ne kadar öte bir şey olduğunu hatırlatan altın orana hayranlığımı düşünürken buldum kendimi… Uykuya dalarken gözümün önüne gelen bir hayal ile dolunayı o uyku sersemliği içinde bağdaştırıp dişiliği ve dişiliğin o yumuşak gücünü hissettim. Zihnimde canlandırdığım düşüncelerin ve hayalimdeki tasarımların ardından, çoğu zaman çizim yapmadan tezgaha oturdum ve metalin saf hayalle buluşmasına izin verdim. Tezgahta şekil bulmaya başladıktan sonra ise tasarımlarım hayallerimden öte, hayallerimden bağımsız kendi yolculukların başladı.
Dönemsel olarak takı trendleri sizin tasarımlarınızı nasıl etkiliyor?
Günümüzdeki mücevher trendlerin etkisi takılarıma oldukça az yansıyor. Tasarımlarım son yılların trendlerine çok uygun değil. 7 sene önce küpesi ile başladığım Flux koleksiyonum, başka koleksiyonlarımdaki bazı parçaları 2023 trendleri kapsamında değerlendirilebileceğini gördüm. Belki bu anlamda seneler öncesinden geleceğin trendlerini bir şekilde sezgisel olarak yakalamışım.
Tasarımlarınızda siz en çok yansıtan koleksiyon hangisi?
Her tasarımıma kendimden yola çıkarak başladığım için her koleksiyonum beni yansıtıyor. Tüm koleksiyonlarım benim farklı dönemlerimi, farklı yüzlerimi, farklı yönlerimi yansıtıyor diyebilirim. Bende olanı kendisinde de bulan kişiler tasarımlarıma daha çok ilgi gösteriyor. Onların bir tarafı, benim o koleksiyonu tasarladığım zaman öne çıkmış olan tarafımı anlıyor ve ona değer veriyor, o tasarıma yüklediğim değeri, anlamı deşifre edebiliyor. Bu anlamda birbirini bir şekilde anlayan, hissedebilecek kişilere dağılıyor parçalarım. Bu beni işimde en mutlu eden şeylerden bir tanesi…
Comments