İstanbul bir Dubai olabilir
Son dönemde Kuyumcukent ve Kapalıçarşı’da çok sayıda Arapça tabelalar olan mağazalar görüyoruz. Dubai, İran, Irak’tan gelen bu firmalar, Türkiye’de yerleşik düzene geçiyorlar. Yılın başından itibaren Dubai’de vergi uygulamasına başlanması, yabancı kuyum yatırımcısının da ülkemize daha fazla ilgi göstermesine yol açtı. Uzun zamandır Dubai başta olmak üzere Arap ülkeleriyle ticari faaliyetleri bulunan ve başarılı ihracat çalışmalarına imza atan Levin Kuyumculuk firma sahibi İsrafil Güner; yabancı yatırımcının gelişinin avantaj veya dezavantaj oluşturmasının sektör mensuplarının atacağa adımlara bağlı olduğunu vurguladı.
Yabancı kuyum yatırımcısının ülkemize gelmesinin avantaj veya dezavantaj olması sektörün atacağı adımlara bağlı.
Artık her yerde Arap kökenli firmaların ofislerini görüyoruz. Kuyumcukent AVM’nin boş olan tüm mağazalarını yabancı firmalar kiraladı. Artık Kuyumcukent AVM’de yer bulmak çok zor. Markası Levin Kuyumculukla son yıllarda başarılı ihracat çalışmalarına imza atan İsrafil Güner; “Yabancı sermayenin ülkemize gelmesini olumlu karşılıyorum. Biz nasıl yurtdışına gidiyorsak hatta yurtdışında atölye açıyorsak, buraya da herkes gelebilir. Serbest ticaret varsa bu gibi girişimleri engellemek yanlış olur. Yeter ki sektördeki üreticilerimiz, kendi özgün koleksiyonlarını hazırlayarak, kopyacılıktan uzak bir zihniyetle ticari ilişkiler geliştirirlerse alıcıların yakınlarımızda olmasının hiçbir sakıncası bulunmaz” diye konuştu.
Kuyumcukent’teki boşluğu zamanında Kapalıçarşı'daki firmalarımızın doldurmadığının altını çizen Güner; sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ticaret hayatı asla boşlukları kabul etmez. Siz doldurmazsanız, birisi gelir boşluğu doldurur. Buraya gelen yabancı firmaların birkaçıyla daha önceden çalışıyorduk. Şimdi de çalışmaya devam ediyoruz. Yabancı firmalar, zaten ucuza aldıkları Türk ürünlerini daha da uygun fiyatlar eşliğinde alım yapmak için çaba sarfedecekler. Sürdürülemez, sadece günü kurtaracak, ölü fiyatlar eşliğinde çalışmalar yapmak hepimize zarar verir. Herkes kendi özgün çalışmasını, koleksiyonunu yapmalı ve ben buyum diyebilmelidir. İstanbul bir Dubai olabilir. Bunun için gerekli mevzuatları ve projeleri, sektör temsilcilerimiz ile devlet yetkililerimiz beraber masaya yatırmalıdır. Bu kişiler üretim yapmaya da başlıyorlar. Bu durum; sektör içindeki istihdama olumlu katkı sağlayacaktır. Yeter ki burada yetişen ustaları alıp kendi ülkelerine götürmesinler. Daha önceki yıllarda Kuzey Afrika ülkeleri ve Türki Cumhuriyetlerde gidip atölyeler kuruldu. Şu anda o ülkelerde üretim var ve Türkiye’den takı alımları minimum seviyede. Balık tutmayı öğretirsek, belirli bir süre sonra balık satamayacağımızı unutmayalım. Kısacası gelenlerden korkmayalım. Yeni fırsatlar yakalamaya konsantre olalım. Fiyatla rekabet etmeyelim, kalite ve tasarımla yapılan rekabet, kalıcı olur. “
